Benvolguts amics/amigues, companys, periodistes i membres de la premsa,
Estic escrivint aquesta carta des de la presó Bakırköy després de l'operació policial contra el diari Cumhuriyet, un dels diaris més antics i la veu dels socialdemòcrates. Actualment més de 10 autors d'aquest diari són empresonats . Quatre més, entre ells l'ex redactor en cap Can Dündar, són cercats per la policia. Fins i tot jo estic impactada.
Això demostra clarament que Turquia ha decidit no seguir qualsevol de les seves lleis, ni el seu dret. En aquest moment, més de 130 periodistes són a la presó. Es tracta d'un rècord mundial. En dos mesos, 170 diaris, revistes, estacions de ràdio i televisió han estat tancades. El nostre govern vol monopolitzar la "veritat" i la "realitat", i cada opinió una mica diferent de la del poder es suprimeix amb la violència: la violència policial, dies i nits de detenció preventiva (fins a 30 dies) ...
A mi mateixa, em van detenir només perquè jo era una dels assessores de l'Özgür Gündem, "diari kurd". Tot i que els consellers, no tenen cap responsabilitat pel diari, segons l'article 11 de la Llei de Premsa explicita clarament, encara ni m'han presentat davant d'un tribunal encarregat de jutjar la meva història.
En aquest assaig kafkià Necmiye Alpay, lingüista científica de 70 anys, també es empresonada amb mi i jutjat per terrorisme.
Aquesta carta és una crida d'emergència!
La situació és molt greu, terrible i molt preocupant. Estic convençuda que l'existència d'un règim totalitari a Turquia, inevitablement, sacsejarà, d'una manera o altra, el conjunt d'Europa. Europa se centra actualment en la "crisi dels refugiats" i no sembla adonar-se del perill de la desaparició de la democràcia a Turquia. Actualment nosaltres, -autores, periodistes, kurds, alevi, i per descomptat les dones- paguem l'alt preu de la "crisi de la democràcia". Europa ha d'assumir les seves responsabilitats tornant als valors que l'havien identificada, després de segles de vessament de sang, i que fan que "Europa és Europa": La democràcia, els drets humans, la llibertat opinió i d'expressió ...
Necessitem el seu suport i solidaritat.
Gràcies per tot el que vostès han fet, fins ara, per nosaltres.
Sincerament.
Asli Erdogan
Presó de Bakırköy Cezaevi, C-9
* Acil çağrı! significa, en turc, crida urgent.
Carta original en turc traduïda pel KurdisCat:
Sevgili dostlar, meslektaşlar, gazeteciler ve basın üyeleri,
Bu
mektubu size en eski gazetelerden biri ve Sosyal Demokratların sesi
olan Cumhuriyet gazetesinin polis operasyonuna maruz kalmasından bir gün
sonra Bakırköy Cezaevi’nden yazıyorum.
Şu
anda gazetenin 10’dan fazla yazarı gözaltında. (Eski) genel yayın
yönetmeni Can Dündar da dahil dört kişi ise polis tarafından aranıyor.
Ben bile şok olmuş durumdayım.
Bu
Türkiye’nin herhangi bir yasaya uymamak ya da haklara saygı duymamak
yönünde bir karar aldığının açık bir göstergesidir. Şu anda 130’dan
fazla gazeteci hapiste ki bu bir dünya rekorudur. İki ay içerisinde 170
gazete, dergi ve radyo/TV kapatıldı.
Şu
anki hükümetimiz, “gerçeği” ve “doğruyu” tekelleştirmek istiyor,
yöneticilerinkinden hafif farklı olan herhangi bir görüş şiddetle
bastırılıyor: Polis şiddeti, günlerce ve gecelerce (30 güne kadar)
gözaltı, hapis…
Ben 19
Ağustos’ta sırf “Kürt gazetesi” olan Özgür Gündem’in danışmanlarından
biri olduğum için tutuklandım. Basın kanunun 11. maddesinin açıkça
belirttiği üzere danışmanların gazete üzerinde hiçbir yasal sorumluluğu
bulunmamasına rağmen, ben henüz hikayemi dinleyecek bir mahkemeye
çıkarılmadım.
Bu Kafkaesk davada, benimle birlikte 70 yaşındaki dilbilimci ve çevirmen Necmiye Alpay da tutuklandı ve terörizmle yargılanıyor.
Bu
mektup acil bir çağrıdır! Durum çok ciddi, korkunç ve aşırı derecede
endişe vericidir. Türkiye’deki totaliter bir rejimin kaçınılmaz bir
şekilde sonunda tüm Avrupa’yı da sarsacağına inanıyorum. Şu anda
“mülteci krizi”ne odaklanmış olan Avrupa, Türkiye’de demokrasinin
kaybının tehlikelerini tamamen göz ardı ediyor gibi görünüyor. Şu anda
biz – yazarlar, gazeteciler, Kürtler, Aleviler ve tabii kadınlar –
“demokrasi krizi”nin ağır bedelini ödüyoruz. Avrupa yüzyıllardır akan
kanın ardından tanımladığı, Avrupa’yı Avrupa yapan değerler konusundaki
sorumluluğunu üstlenmelidir: Demokrasi, insan hakları, ifade ve düşünce
özgürlüğü…
Dayanışmanıza ve desteğinize ihtiyacımız var. Şu ana dek bizim için yaptıklarınıza teşekkür ederiz.
Saygılarımla
Aslı Erdoğan
Bakırköy Cezaevi, C-9
Bakırköy Cezaevi, C-9
Cap comentari:
Publica un comentari a l'entrada